- kıvrılmış
гъэщыгъэ
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
burma — is. 1) Burmak işi 2) Sarığıburma tatlısının kısa söylenişi 3) Burularak yapılmış bilezik 4) sf. Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büklüm — is. 1) Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, kıvrım Yırtılmış atılmış o kâğıtlar ki hayatım / Her parçası, her büklümü üstünde adın var. M. C. Kuntay 2) hlk. Dönemeç, viraj Birleşik Sözler büklüm büklüm iki büklüm … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatlamak — nsz 1) Parçaları ayrılıp dağılmayacak biçimde yarılmak Bardak çatladı. 2) Bir yüzeyde kırışıklar, çizgiler oluşmak Meşin ciltlerin çoğu kıvrılmış, bir kısmı da arkalarından çatlamıştı. A. H. Tanpınar 3) mec. Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dürülü — sf. Dürülmüş, kıvrılmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvır kıvır — sf. 1) Büklümleri olan, kıvrımlı Kız, gür, kıvır kıvır saçlarının süslediği başını kaldırdı. E. İ. Benice 2) zf. Kıvrılmış durumda sürekli hareket ederek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kriket — is., sp., Fr. cricket On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmış sopalarla vurarak karşı kaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun … Çağatay Osmanlı Sözlük
maşa — is., Far. māşe 1) Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç Kahveci ocaktan maşayı kapmış, o da fırlamıştı dışarı. Ç. Altan 2) Çok küçük şeyleri tutmaya yarayan küçük, kollu araç Saatçi maşası. 3) Saçları … Çağatay Osmanlı Sözlük
maşalı — sf. 1) Maşası olan Maşalı saat. 2) Maşa ile kıvrılmış (saç) Birleşik Sözler eli maşalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ondüle — sf., Fr. ondulé Dalgalı, kıvrımlı, kıvrılmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıvalı — 1. sf. 1) Sıva vurulmuş, sıva sürülmüş Sıvalı duvar. 2) Sıvar gibi bulaşmış, sıvanmış 2. sf. Sıvanmış, kıvrılmış (giysi kolu) Dirseklere kadar kolları sıvalı idi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaşılaşmak — nsz Şaşı duruma gelmek, şaşı olmak ... gözleri şaşılaşmış, dili çıkmış, burnuna doğru kıvrılmış, yeni bir gayretle koşuyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük